YEŞİL: HER ŞART ALTINDA MÜCADELEMİZ SÜRECEK
Türkiye İşçi Sendikaları Konferedasyonu (TÜRK-İŞ) 23’üncü Genel Kurulu, 5-7 Aralık 2019 tarihinde Ankara’da yapıldı.
TÜRK-İŞ Genel Kurulu’na Sendikamızdan Genel Başkan Hakan Yeşil, Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Sekreter Hüseyin Kolçak, Genel Mali Sekreter Volkan Yıldız, Genel Teşkilatlandırma ve Eğitim Sekreteri Tayfun Demir, Karadon, Kozlu, Üzülmez, Armutçuk, Amasra, MTA ve Merkez Servisleri Şubelerinin şube başkan ve yöneticileri ile Eski Genel Başkan Ahmet Demirci katıldı.
TÜRK-İŞ’in aldığı karar doğrultusunda Zonguldak’tan bir maden işçisi de madenci elbisesi ile protokolde, diğer sektörlerin işçileriyle birlikte en ön sırada yer aldı.
Sendikamız Genel Başkanı Hakan Yeşil, Genel Kurulun ikinci günü bir konuşma yaptı.
Yeşil şunları söyledi; “Genel Kurulumuzun, başta TÜRK-İŞ ve ülkemiz işçi sınıfı olmak üzere dünya işçilerinin ve emekçilerinin, hak ve demokrasi mücadelesine ışık tutmasını diliyorum.
Emeğin Başkenti Zonguldak’tan ve ayrılmaz parçamız olan Bartın’dan, Karabük’ten; yerin yüzlerce metre altında ve yerüstünde çalışan,
Ve Türkiye’nin değişik yerlerinde Genel Maden İşçileri Sendikası’na üye oldukları için işten atılan madenci kardeşlerimizden sizlere kucak dolusu selamlar getirdim.
Maden Tetkik Arama Kurumu’nda; Trabzon’dan Adana’ya, İzmir’den Diyarbakır’a, Tekirdağ’dan Eskişehir’e Türkiye’nin dört bir yanında görev yapan arkadaşlarımızdan ve Akdeniz açıklarındaki MTA Oruç Reis Araştırma Gemimizde
görev yapan emekçi kardeşlerimizden size; birlik, beraberlik, kardeşlik duygularıyla selam getirdim.
İzmir’de, Balıkesir’de, Aydın’da, Denizli’de özel sektörde çalışan üyelerimizden ve Tüm madenci kardeşlerim adına sizi coşkuyla kucaklıyor ve onların dayanışma duygularını size iletiyorum.
MÜCADELEMİZLE TÜRKİYE’YE VE DÜNYAYA ÖRNEK BİR SENDİKAYIZ
Genel Maden İşçileri Sendikamız, Türkiye’de kurulan ilk 3 sendikamızdan birisidir.
17 Kasım’da 73’üncü yaşımızı kutladık.
Bu yıl aynı işyerinde 28’inci dönem toplu iş sözleşmemizi imzaladık.
1965 yılında madenci kardeşlerimiz Satılmış Tepe ve Mehmet Çavdar’ı Kozlu’daki hak ve demokrasi mücadelemizde şehit verdik.
1990 yılının sonunda, Zonguldak Maden İşçileri olarak Türkiye’ye ve dünyaya örnek bir grevi hayata geçirdik.
29 yıl önce 4-8 Ocak 1991 tarihlerinde Zonguldak ve bölge halkıyla bütünleşerek, yaklaşık 150 bin kişiyle Zonguldak-Ankara yolunda haklı mücadelemizi haykırdık ve sesimiz tüm dünyada yankılandı.
1994 yılında maden ocaklarımızı ve demir-çelik fabrikalarımızı kapatmak, satmak isteyenlere karşı, maden işçileri ve bölge halkı olarak yine meydanlara çıktık, sesimizi yükselttik; işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıktık.
Mücadelenin önderi, Genel Başkanımız ve Türk-İş Genel Sekreter’i Şemsi Denizer’i 1999 yılında bir cinayet sonucu kaybettik.
Hiçbir baskı ve tehdit bizi mücadelemizden vaz geçiremedi.
MADEN İŞÇİLERİMİZ TEK SES, TEK YÜREK
Sonraki yıllarda da maden ocaklarımızın özelleştirilmesine ve madenlerde, yeraltında taşeron uygulamasına şiddetle karşı çıktık.
Madenciler olarak tek yürek, tek ses olduk, Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda taşeron uygulamasının kaldırılmasını sağladık.
Bu acı deneyimlere rağmen, 2017’de yasal düzenleme yaparak TTK’nın küçük parçalara bölünerek özelleştirilmesini gündeme getirdiler.
Maden işçilerimiz yine tek ses, tek yürek oldu ve sesimiz Ankara’da, TBMM’de duyuldu ve bu yanlış düzeltildi.
Maden işçileri olarak sesimizin duyulmasını sağlayan muhalefet partilerine ve gerekli düzenlemeyi yapan iktidar partisi temsilcilerine teşekkür ediyoruz.
Önceki yıllarda olduğu gibi bu haklı mücadelemizde her zaman yanımızda olan Türk-İş Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay’a ve yönetim kurulu üyelerine huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyoruz.
Türkiye işçi sınıfının en büyük çatı kuruluşu olan TÜRK-İŞ’in üyesi olan
böyle bir sendikanın 18’inci Genel Başkanı olarak karşınızda olmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Beni bu göreve layık gören arkadaşlarıma, huzurlarınızda, bir kez de buradan teşekkür ediyorum.
171 YILDIR KÖMÜR ÜRETİYORUZ
Zonguldak Maden Havzamızda 171 yıldır taşkömürü üretiliyor.
Yaklaşık 5 bin maden şehidimizin kanıyla, canıyla ve onbinlerce çalışanıyla Zonguldak Maden Havzası, ülkemiz sanayinin ve ekonominin itici gücü oldu.
Ancak 1990 sonrası uygulanan dış kaynaklı ekonomik politikalarla ülkemizdeki üretim ekonomisi tahrip edildi.
Madencilik sektörü de bundan nasibini aldı.
Tüketime ve dış krediye bağımlı büyüyen Türkiye borç batağına sürüklendi.
Genel Maden İşçileri Sendikası olarak işimize, aşımıza, ülkemizin ve milletimizin geleceğine sahip çıkarken her ortamda ve her şart altında çözüm önerilerimizi de ortaya koyduk.
TTK, TAM KAPASİTE İLE ÇALIŞIR HALE GETİRİLMELİDİR
Buradan bir kez daha tekrarlıyorum;
Türkiye’nin taşkömürü ithalatı için yılda 4-5 milyar dolarını dışarıya verecek lüksü yoktur.
Türkiye Taşkömürü Kurumu en kısa sürede tam kapasite ile çalışır hale getirilmeli ve yıllık 5 milyon ton üretim hesabı yapılmalıdır.
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda yerüstünde çalışan işçi arkadaşlarımız ve Maden Tetkik Arama Kurumu’nda çalışan arkadaşlarımız arasındaki ücret farklılıklarının giderilmesini ve eşit işe eşit verilmesini istiyoruz.
Bölgede bulunan Kardemir ve Erdemir’in ihtiyacı havzamızdan karşılanmalı, olası ambargolara karşı demir-çelik sektörü güvence altına alınmalıdır.
Türkiye Kömür İşletmeleri’ne, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ve
Maden Tetkik Arama Kurumu’na sahip çıkılmalı ve bu kurumlar daha aktif hale getirilmelidir.
Örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalı, sendikalaşmayı teşvik edecek düzenlemeler yapılmalıdır.
Kamuda ve özel sektörde yandaş sendika yaratan uygulamalara son verilmelidir.
Türkiye’de Emek Platformu’nun yeniden oluşturulması için işçi ve memur sendikaları tüm samimiyetlerini ortaya koymalıdır.
Kayıt dışı ekonominin sendikal örgütlenme ile ortadan kaldırılacağı, sendikal örgütlenme arttıkça Sosyal Güvenlik Kurumu’nun daha sağlıklı bir yapıya kavuşacağı ısrarla anlatılmalıdır.
Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, gelir vergisi dilimleri ücretliler lehine yeniden düzenlenmelidir.
İşçilerin kıdem tazminatına el uzatılmamalıdır.
Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik krizin sorumlusu biz işçiler, emekçiler değiliz.
Ülkemizi yönetenleri buradan bir kez daha uyarıyoruz; Asgari ücreti düşük tutarak ve vergi keserek, Toplu iş sözleşmelerinde kazanımlarımızı sınırlayarak, enflasyonun altında ücret zammını dayatarak, yeni vergiler çıkartarak, tüketim mallarına zam yaparak, ekonomik krizin faturasını bize kesmenize izin vermeyeceğiz”.